SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-HAC

<< 765 >>

باب: الإهلال عند مسجد ذي الحليفة.

20- Zu'l-huleyfe'de Telbiye Getirmek

 

حدثنا علي بن عبد الله: حدثنا موسى بن عقبة: سمعت سالم بن عبد الله قال: سمعت ابن عمر رضي الله عنهما. وحدثنا عبد الله بن مسلمة، عن مالك، عن موسى بن عقبة، عن سالم بن عبد الله: أنه سمع أباه يقول: ما أهل رسول الله صلى الله عليه وسلم إلا من عند المسجد، يعني: مسجد ذي الحليفة.

 

[-1541-] Salim İbn Abdullah, babasını şöyle söylerken işitmiştir: "Resûlullah ancak mescidin yanından telbiye getirerek ihram'a girerdi." Mescid'den maksadı Zu'l-huleyfe'deki mesciddir.

 

 

AÇIKLAMA:     Başlık, Medine'den yola çıkarak hacca giden kimse ile ilgilidir. Bu konuya 28. başlık olan "Kişinin, devenin tam olarak ayağa kalkmasından sonra telbiye getirmesi" konusunda temas edilecektir.

 

Salih İbn Keysan'ın Nafi'den naklettiğine göre İbn Ömer (r.anhüm) şöyle demiştir: "Resulullah (s.a.v.) devesi tam olarak ayağa kalkıp kendisini düz bir duruma getirdiği zaman telbiye getirmiştir." İbn Ömer, iki konu sonra yer alacak olan İbn Abbas'ın "Bineğine binip çöle yöneldi ve telbiye getirdi" şeklindeki rivayetini kabul etmemiştir.

 

Buradaki müşkili, Ebu Davud ve Hakim'in, Saîd İbn Cübeyr'den aktardığı şu rivayet çözer: "İbn Abbas'a; "Resulullah'ın telbiye getirmesi hakkında sahabilerin farklı görüşte olmalarına hayret ediyorum" dedim. -Sonra hadisi zikretti. Hadiste şu sözler bulunmaktaydı- Nebi (s.a.v.), Zülhuleyfe mescidinde iki rekat namaz kıldıktan sonra bulunduğu meclisten kalkarak hac için telbiye getirdi. Bazı insanlar bu telbiyeyi duyarak böyle öğrendiler. Daha sonra Efendimiz (s.a.v.) bineğine bindi. Bineği doğrulduğu zaman yine telbiye getirdi. Sonra aradan bir süre geçti. Çöle yönelince yine telbiye getirdi. Bu telbiyelere de daha önceki telbiyeleri bilmeyen bir grup insan işitti. Daha sonra her grup kendi işittiği şeyi nakletti. Onun asıl (ilk) telbiye getirdiği yer namaz kıldığı yerdir. Daha sonra ikinci ve üçüncü kez telbiye getirmiştir." İbn Ömer, telbiyenin sadece çöle yönelindiği sırada yapıldığı görüşüne bu yüzden karşı çıkmıştır. Fakihler sayılan bütün telbiyelerin caiz olduğu konusunda ittifak etmişlerdir. Görüş ayrılığı sadece hangisinin daha faziletli olduğu konusundadır.